Pazartesi, Haziran 27, 2011

Film Pazartesisisisi #1

Böyle bir şekil yapayım diyorum her pazartesi;

Edinilen Filmler;
*ExistenZ
*Synecdoche New York
*Los Cronocrimenes
*Prensesin Uykusu
*The Adjustment Bureau
*Source Code
*The Counterfeiters

İzlenen Filmler;
*The Adjustment Bureau
*Source Code
*The Counterfeiters
*Synecdoche New York (Yarıda Kaldı)



The Adjustment Bureau;
http://www.lebleb.com/images/posters/The%20Adjustment%20Bureau%20(2).jpg

"Cumhurreis olmaya giden yoldan hayatın küçük rastlantılarının aslında rastlantı değil küçük ayarlar veren garip insanların....." böyle saçma bir konusu var bu filmin. anlatsam bir noktada "ne diyor bu adam" diyeceğinize eminim. hayattaki küçük tesadüflerin tedaylarin, nasil da tüm hayatımızı bambaşka bir yere sürükleyebileceğini gösteren onlarca filmden bir tanesi. yine de insan seviyor böyle şeyleri izlemeyi. hayata "orada pandik atmasaydım bambaşka olabilirdi" diyebiliyor, filmi izledikçe. çiğdem çekirdekle izlenecek keyifli bi film..

Source Code;

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSw-3gkz-3sqz8AtvJia3Gv1c5hcuYWPDChhHP64xhfIP3kDJw2Zevts16-LgwkZOo5FBuibAxkUob5R7jaIX4GiXg_7Em0aFYKmzLQanCNynaOTQs0NQHhEDFMV6boI6kqXHe4SCqdEI/s1600/Source+Code+Movie+Poster.jpg

Groundhog Day diye bir film vardi, ya da zeyna'da zeynanın uyandigi her günü tekrar yaşadığı bir bölüm vardı hatirlar mısınız bilmem? devamlı aynı kabusu yaşamak, devamlı aynı anı yaşamayı konu alan filmler de ilginç olur diye izledim bu filmi. ibne kovboylarda da oynayan jake beyimiz bu filmde bir terorist saldiriyi önlemek için 8 dakikayi tekrar tekrar yaşayan, bilinç gezgini bir arkadaş.. bak üstüste oldu iki filmde de "ne diyor bu adam" moduna soktum kendimi ama film içinde gayet mantıklı bir şekle oturuyor bu bilinç gezme hikayesi. tam çiğdemlik bir macera. otur izle filmini, keyifli keyifli bitir.. derdi tasası, sıkıntısı hiç yok..

Der Falschers:

http://bt.eutorrents.com/imagehost/images/thecounterfeiters.jpg

Bu hafta izlediğim en müthiş film diyebilirim. 2007 yılında yapılıp o sene "yahudi soykırımını anlatan bir film" kontejyanından oskar ödüllerine davet edilmiş, davet almışken de "yabancı film dalında oskarı" alıp götürmüş. gerçek bir öyküyü biraz süsleyerek (filmde gördükleriniz süslenmiş şeyler.. midenizin almayacağı bir vahşet izlerken filmde, reelde olanların yanında çiçekler hakkında, aşk hakkında bir belgesel izliyormuş gibi kalıyor olay) ortaya "ne garip filmdi ya" dedirtecek bir film çıkartmışlar. olay ikinci dünya savaşında bir toplama kampında geçiyor. almanlarin plani, sahte ingiliz lirası basarak, ingiltere ekonomisini yok etmek. bunun için de bu işi yapabilecek, kalpazan, matbaacı, ressam ne kadar yahudi varsa topluyorlar auschwitz de. işte bu film tüm bu öyküyü anlatıyor. tüm o savaşın içinde, yaşamlarını biraz olsun uzatabilmek için, ve uzattıkları için utanarak, yaşayan insanların hayatı.. böyle bir barbarlıktan sonra hala nasıl şiir yazılabiliyor, aşk şarkıları söyleyebiliyor insanlık şaşırıyorum ben..